KARBON AYAK İZİ
İlk bakışta karbon ve ayak izi kavramlarının birlikte kullanımı soyut bir algı yaratsa da insan faaliyetlerinin doğada bıraktığı izler anlamını taşımaktadır. Kişi, kurum ve ülkelerin herhangi bir faaliyet sonucunda atmosfere saldıkları sera gazı miktarı, karbon ayak izini belirler. Yaygın sera gazları karbondioksit, metan, azot oksit ve florlu gazlardır. Florlu gazların doğal bir kaynakları yoktur. İnsan faaliyetlerinin sonucu olarak florlu gazlar oluşur.Sanayi devrimi ile birlikte karbon salınımı yükselmeye başladı. Fosil yakıtların kullanımındaki artış, enerjiye bağımlılık ve ürünlerin uzun mesafelere taşınması çevreyi olumsuz etkiledi. Teknolojik ilerlemelerle kullanılan üretim metotları gelişti. Kullanılan enerji miktarı ve hammaddeler daha az karbon ayak izi bırakacak şekilde gelişiyor. Günümüzde devletler arası anlaşmalar ve kurumların denetlenmesi ile olumsuz etkiler azaltılmaya çalışılıyor. Toplum bilinci sağlayıp, kişilerin kendi karbon ayak izlerini küçültmeleri hedefleniyor. Doğayla dost bir yaşam tarzını benimsemek ve kontrollü tüketim yapmak, karbon ayak izinde küçülme sağlar. Isınma ve sıcak su için güneş panelleri kullanılabilir.
Karbon ayak izinin, artmasına neden olan direkt ve dolaylı sebepler vardır. Evsel enerji tüketimi ve ulaşım gibi faktörlerle oluşan karbondioksit salınımı direkt sebepleri oluşturur. Herhangi bir ürünün, üretimi ile atığa dönüşümü arasında geçen sürede açığa çıkan sera gazları dolaylı sebeplerdir. Bir ürünün, üretildiği madde kadar ürünün nerede ve nasıl üretildiği de karbon ayak izi açısından önemlidir. Düşük karbon salınımı yapan elektrikli ürünler, yaşam alanlarında yalıtım ve daha verimli beslenme tercihleri ile direkt sebepler kontrol altına alınabilir. Yaşam tarzına bağlı karbon ayak izi çok ufak değişikliklerle azaltılabilir. Karbon ayak izini küçültmek için dolaylı sebepleri de kontrol altına almak önemlidir. Tüketilen ürünün, malzeme, lojistik ve üretim süreçleri dolaylı sebeplere etki eden faktörlerdir. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretim sırasında sera gazı salınımında büyük düşüşler sağlanabilir. Evlerde kullanılan elektrik için yenilenebilir kaynaklarla elektrik üretimi yapan şirketler tercih edilebilir. Yenilenebilir enerji kaynakları gelişen teknoloji ile daha verimli ve erişilebilir hale geliyor. Toplam enerji üretimindeki payları artıyor. Karbon ayak izi, küresel iklim değişikliğine olan etkileri nedeniyle her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Doğal yollarla salınan karbondioksit, doğa tarafından dengelenir ve sera etkisi azaltılır. Direkt ve dolaylı sebepler sonucunda oluşan sera gazları ise doğal dengeleme kapasitesinin çok üstündedir. Sera gazları atmosferin en alt katman olan troposfer birikir ve ısıyı tutan bir tabaka oluşturur. Tutulan ısı, ortalama sıcaklığın yükseltip, küresel iklim değişikliğinin temel sebebi haline gelir. Giderek artan sıcaklıklar, Dünya’nın buzul tabakalarında erimelere neden oluyor. Buzul erimeleri ile deniz seviyeleri yükseliyor. İklimdeki öngörülemez değişiklikler, gezegendeki canlı hayatını direkt olarak etkiliyor. Kyoto Protokolü ve Paris İklim Anlaşması gibi birçok ülke tarafından kabul gören anlaşmalarla, karbon ayak izinin küçültülmesi hedefleniyor. Kontrol edilebilen sera gazı salınımı, iklim değişikliği ve küresel ısınma konusunda olumlu etkiler sağlayacaktır. Ülkelerin çıkardığı yasalarla, üretim sürecinde ve ürünlerin yaşam döngüleri sırasında oluşan sera gazı salınımları denetlenebilir. Üreticilerin yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmeleri sağlanabilir. Türkiye’de Kyoto Protokolü ve Paris İklim Anlaşması imza atan ve onaylayan ülkeden biridir. Ülkemizde lisanslı veya lisanssız olarak iki şekilde yenilenebilir enerji ile elektrik üretilebilir. Yenilenebilir enerji kaynakları, doğal olarak elde edilebilir ve kendi kendine yenilenebilir. Güneş ışığı, rüzgâr, yağmur, gelgitler, dalgalar ve jeotermal ısı gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının neredeyse hiç karbon ayak izi yoktur. Bu nedenle direkt ve dolaylı sebepler sonucunda oluşan karbon ayak izleri çok düşük olacaktır. Toplumda oluşan farkındalıkla fosil yakıtlara olan bağımlılık gün geçtikçe azalıyor. Takip edilebilir üretim yöntemleri ile tüm süreçler denetlenip, bu bilgilere tüketici tarafından erişim sağlanabiliyor. Şirketlerin karbon ayak izlerini küçültmek için oluşturdukları raporlarla, şu anki durumları ve gelecek planları görülebiliyor. Kontrollü olarak inşa edilmiş hidroelektrik, rüzgâr, jeotermal ve biyogaz santrallerinin ekolojik dengeye zararları azdır ve elektrik üretiminde sera gazı salınımları düşüktür. Çevreye zarar vermediği ve atık üretmediği için ekstra giderler oluşmaz. Bu nedenle tüketicilere uygun maliyetlerle ulaştırılır. Karbon ayak izini küçültmeye hemen başlayabiliriz. Evimiz bunun için en iyi başlangıç noktasıdır. Kendi karbon ayak izimizi ölçmek için internette bulunan hesaplayıcıları kullanabiliriz. Alışkanlıklardaki ufak değişikliklerle karbon ayak izinde ciddi küçülmeler olabilir.